fbpx

Sadece Biraz Cesaret ve Özgüven Yeterli

blank

AIESEC ile ilk yurtdışı programım yani Ukrayna projesinden döndüğümden bir ay sonra kendimi tutamayıp bu mükemmel tecrübeyi bir kez daha yaşamayı istedim fakat bu sefer farklı bir ülkede!

Şimdi size Romanya tecrübemi anlatacağım.

İlk tecrübemden sonra heyecan ve korkuyu atlattığım için ikinci tercihim birinciye kıyasla daha zor olacaktı benim için. Gitmeden önce bana şu cümle edilmişti “Dönüş biletin ikincinin gidiş bileti olacaktır.” ve şu an bu cümle aklımın içinden çıkmıyordu çünkü çok doğru bir cümleydi. Ukrayna’dan dönmeden bir hafta önce bile yazın gitme isteğim çok çok fazlaydı. Kendimi hep şunu söylerken buluyordum “Neden bu harika deneyimi tekrar ve başka bir yerde yaşamıyorum ki?”. Artık kendime ve dil seviyeme güveniyordum. Önümde bir çok alternatif vardı ve ülkeleri araştırdım, Romanya’yı buldum. Yine bir eğitim projesine başvuru yaptım ve mülakata girdim. Ertesi gün cevap mailim gelmişti. Kabul edilmiştim. Gerekli bütün işlemleri tamamladım. Haziranın 28’in de Türkiye’den Romanya’ya gitmek için hazırdım. Proje süresinden yaklaşık iki hafta önce proje de yer alacak bütün gönüllüler için Whatsapp grubu açılmıştı ve içlerinde Türkler de vardı. Uçağım İstanbul aktarmalıydı ve İstanbul’a indiğimde Romanya’ya gidecek Türk arkadaşlar ile tanışma fırsatı buldum. Daha sonra uçak saati geldi ve yaklaşık bir buçuk saatlik bir uçuş sonrası Romanya, Bükreş şehrine inmiştik. Bizi oranın AIESEC üyeleri karşıladı ve asıl projemizin olacağı Craiova şehrine götürdüler. Bu sefer yolculuğumuz tren ile oldu, yaklaşık üç saat sürdü ve yol boyunca birbirimizi tanıma fırsatımız oldu. Şunu söylemeliyim ki Ukrayna’ya göre dil seviyem ve özgüvenim kat ve kat daha fazla artmış olduğunu gördüm. Konuşurken en ufak bir çekinme hissetmiyordum. Bu beni daha rahat konuşmaya ve daha çok eğlenmeye, insanları tanımaya itiyordu. Trenden indiğimizde AIESEC Craiova şubesi bize bir sürpriz hazırlamıştı. Yaklaşık yirmi kişilik bir grup ile ellerinde kocaman bir pankartla “Craiova’ya hoşgeldiniz.” yazıyordu. Fotoğraflar çekindik, oranın insanları ile tanıştık ve sonra bizi kalacağımız yere götürdüler. Projenin içerisinde yaklaşık 115 kişiydik ve bizim için bir yurt ayarlamışlardı. Bütün gönüllüler o yurt içinde kalıyorlardı. Düşünebiliyor musunuz? Bir çok ülkeden gönüllüler ile aynı yerdesiniz, kültürel etkileşimi bir tahmin edin. Benim kaldığım yurt odam da dört kişiydik ve bir Tayvanlı bir Hong Konglu ve bir de Türk vardı.Açıkçası ilk zamanlar biraz tedirgindim “Acaba anlaşabilecek miyim?” diye. Fakat zamanla hangi ülkeden, dinden, ırktan olursak olalım barışçıl bir şekilde yaklaştığın sürece bunların bir öneminin olmadığını anladım. Proje boyunca benim en iyi arkadaşlarım oldular. İkinci haftadan itibaren projemiz başlamıştı ve bize bir program hazırlayıp bizimle paylaştılar. Bu programın içinde bizim tüm proje boyunca ne yapmamız gerektiğimiz, hangi okulda eğitim vereceğimiz ve saatleri yazıyordu. Yaklaşık günde üç saat okulda bulunuyorduk geri kalan tüm gün bize aitti. Hafta sonlarımız ise tatildi. Eğitimimizin ilk haftasında 16-20 yaş arası çocuklara eğitim verdik. Türk kültürünü tanıttık, İngilizce öğrettik ve oyunlar oynadık. Üçüncü hafta ise yaş aralığı daha düşük olan bir dil okulunda eğitim vermeye başladık, yaklaşık 6-10 yaş arası çocuklara İngilizce eğitimi ve eğlenceli oyun aktiviteleri ile o haftayı eğlenceli bir şekilde geçirmiştik. Çocuklar ile arkadaş olmak çok kolay ve inanılmaz eğlenceli bir durum. Onları hiç bırakmak istemiyorsunuz.

Bizim grupta ise dört Çinli ve bir Türk vardı.

Aynı zamanda oradaki AIESEC şubesi projenin en başından bize bir ilgili ataması yaptı yani bizim her türlü sorunumuzda bize yardımcı olacak her türlü ihtiyaç da eşlik edecek AIESEC Craivo’da gönüllü olarak bulunan bir kişi. Her sabah projeye giderken bize eşlik ettiler gerçekten büyük fedakarlıklar yaptılar. Beşinci haftanın sonuna geldiğimiz de projenin bittiğini söylediler ve son hafta yani altıncı haftayı boş bıraktılar. Bazılarımız Romanya’yı gezdi bazılarımız başka ülkelere gittiler. Ben son dört günümü Bükreş’e giderek değerlendirdim. Gitmeden önce herkes ile vedalaştık. Projenizin en dramatik zamanı; altı hafta boyunca beraber yemek yediğiniz, uyuduğunuz, eğlendiğiniz insanlarla belki bir daha görüşmemek kaydı ile ayrıldığınız zaman. Birbirimize ufak veda mektupları yazıyoruz, bazıları ülkelerinden özel hediyeler veriyorlar. Hayatımda ilk defa yabancı bir insandan veda mektubu almıştım ve beni çok etkilemişti. Projenin içerisinde bir çok ülkeden insanlar vardı. Cezayir, Çin, Hong Kong, Tayvan, Azerbaycan, Yunanistan, İspanya, Mısır. Hepsi birbirinden değerli ve özel insanlar. Projede beraber çalıştığım arkadaşlarım bana bir çok hediye verdiler, hepsi teker teker mektup yazdı. Gerçekten ayrılırken çok duygulandım ve bir tecrübenin de sonuna geldiğimi gördüm. Altı haftalık muhteşem deneyimin sonu. Orada edindiğim arkadaşlığın bir karşılığı yok ve hepsi birbirinden değerli. Beraber mükemmel anılarımız oldu, hiçbiri unutulmaz. Bazıları ile hala iletişim halindeyim, sürekli beni çağırıyorlar kendi ülkelerine. Neden bir gün olmasın ki? Altı Haftalık bir serüveni bu kadar yazıya sığdırmak gerçekten mümkün değil. Ama şunu da söylemeliyim ki hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri AIESEC üyesi olmak diğeri de yurt dışı projelerine gitmek oldu. Çok değerli şeyler katıyor insana. Gezmek amaçlı gitsem eminim bu kadar şey yaşayamam, bunca değerli insan ile bir arada olamazdım. Yaşanılan her güzel şeyin arkasında mutlaka olumsuz, kötü şeyler de vardır ama amaç da onları alt edip emin adımlar ile isteğiniz doğrultusunda mutluluğa açılan yolda ilerlemek olmalı. Bir çok şey yaşadım beni olumsuz etkileyen ki bunlar olabilecek şeyler, sonuçta konfor alanınızın dışına çıkıyorsunuz. Ailenizden ve arkadaşlarınızdan uzak, en önemlisi ülkenden uzak bir yer. Ama pes etmemeyi de bilmek lazım. Ben oraya bir amaç uğruna gittim, yarıda bırakıp dönmek gibi bir niyetim asla ve asla olmadı. Bu yolda kendimi tanıdım; ne kadar güçlü olduğumu, ne kadar korkak veya cesur olduğumu. İnsanları tanıdım, ne kadar dost canlısı olduklarını ve ön yargı ile yaklaşmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrendim. Düşüncelerinin değişmesine izin ver, ufkunun daha genişlemesine. Bu hayatta bir hedefin yada hayalin varsa, o ilk adımı at. O yolda uğruna attığın her adım daha sonra fazlasıyla karşılığını olumlu olarak verecektir. Sadece biraz cesaret ve özgüven. Ben yaptım ve yapmaya devam edeceğim.

Sıra sizde.

Mehmet Yurt / Romanya

TOP
blank
Sayfa yükleniyor...